5 Kasım 2013 Salı

Gizli Forvet: Emile Haynie



Doublerhyme’ın uzun bir aradan sonra yeni bir yazıyla buluşması için şöyle güzelinden bir insan kişisi gerekiyordu. Nihayet dün karşılaştım kendisiyle. E. Haynie diye tanınıyormuş kendisi. “Nerede tanınıyormuş?” diye baktığımda, daha önce tanışmamış olduğumuza şaşırdım. 13 yıldır bu bokun içinde.


Emile, New Yorklu bir prodüktör. 2001 yılından beridir duyulması epey mümkün parçalar ve kişilerle çalışmış. Bunların bazıları Obie Trice, The Roots, Cormega ve Rhymefest. Ama onun hayatını değiştiren olay kuşkusuz Proof’la çalışmaya başlamasıdır. Proof, Eminem’in beraber büyüdüğü; öldürüldüğünde Eminem’i intiharlara sürükleyen kişidir. Emile, Proof’la çalışmaya başladığında aslında bir şekilde Eminem’in Detroit Camp’ine de girmiş oluyordu. 
 
Janrına baktığınızda yalnızca hip-hop değil; indie, pop ve alternatif rock türlerini de görebilirsiniz. Bunun kokusu da sonraki yıllarda çıkıyor. Mesela 2012 yılında Lana Del Rey’in “Born to die” albümünün tamamının prodüktörlüğünü yapıyor. Michael Jackson’ın son albümüne remixler hazırlıyor filan. 

Benim asıl sempatimi kazandığı işe gelmeden önce bir de bizden, bağrımızdan kopan bir bilgi daha vereyim. Ceza’nın da yer aldığı Massive Töne albümünün prodüktörlüğünü de yapıyor. Hani “vouum vouum voum vaaa” diye bir nakaratı vardı. Klipte grup üyeleri Kapalı Çarşı’da çektiği videoları kurgulamıştı. Yaratıcılıkta dünyayı kendilerine hayran bırakmışlardı. Ceza klipte arkadaşları kapıda karşıladığında elinde yarım ekmek salam kaşar ve kola vardı filan. Neresinden tutacağımı şaşırdım lan parçayı. 

Bağlıyorum; aradan 10 yıl geçince Eminem kendisiyle bir parça yapmaya karar veriyor. 2010 yılında çıkan Recovery albümünde “Going trought changes” parçasını yapıyorlar beraber. Black Sabbath’ın Changes parçasının aynısı aslında bir bakıma. 2010 yılında bu parçayla Grammy’e aday gösteriliyor Emile. O yıl Grammy, Taylor Swift’e gitmişti ne yazık ki. 

Eminem’in bugün çıkan son albümü The Marshall Mathers LP 2’de Emile’in prodüktörlüğünü yaptığı üç parça var. Bunlardan biri, bence albümün en iyi parçası olan Legacy. Nakaratta vokal yapan Polina’yı böyle bir parçaya yerleştirme fikri bile dahiyane. Albümdeki Headlines ve Beautiful Pain adlı parçalar da kendisinin ellerinden çıkmış. 3 parça 2 düet  1 prodüktör. Ateş!


21 Ağustos 2013 Çarşamba

Yeni Feyz: Angel Haze


Kadınların özellikle undergrounddaki yükselişine dev bir katkısı olacağını düşündüğüm kişi...

Daha ilk parçasını duyar duymaz işi gücü bir kenara bırakıp “ne yapmış, ne etmiş” merakına düştüğüm kişidir aynı zamanda. İyi rap söylemek zor iştir ama iyi rap yazmak zorluğun kulak kanatan boyutlarına varır. Angel Haze’de işte tam oralarda bir yerlerde.

 İlk duyulduğu çalışması biraz garip. 2012’de Eminem’in “Cleanin out my closet” parçasını kavurmuş. Şuraya tıklayarak dinleyebilirsiniz. Ama öyle sadece kavurmamış, içine tamamen kendi hayatını katmış. 91 doğumlu olduğunu düşünürsek, bana kalırsa büyük bir Eminem hayranıdır kendisi. Kim bilir kaç defa dinlemiştir o parçayı.

Aslında Eminem’den çok da farklı bir geçmişi olmamış. Hatta ortak noktaları var: Detroit. Angel Haze de Detroit’te doğmuş. Greater Apostolic Fatih denen, herhangi bir takı takmayı bile kısıtlayan; karşı cinsten biriyle görüşmeyi yasak kılan bir inanıştan bunalarak (bir de papaz annesini sıkıştırmış kenara) Brooklyn’e taşınmışlar. 

Angel olayların epey etkisinde kalmış olacak ki; ilk çalışmalarını Secular Music denen, dinleri, inançları reddeden bir biçimde yapmış. Aslında 2012’ye kadar olan süreçte ismini duyan kişi sayısı bini bulmuş mudur bilmem. Sonuçta Amerika’da hiphop’ın çok ilgi görmesi aksine işleri daha da zorlaştırıyor. Büyük prodüktörler milyonlar yatırıyor. Dinleyicinin beklentisi hep yukarı doğru çekiliyor. Tabii bu esnada yukarıdakilerin şarkıları anlamsız bir hal alma yolunda depar atıyor. Sonuç olarak kimse bi bok öğrenmiyor. 

Angel’ın Eminem kavurmasından sonra Republic Records kendisiyle ilgilenmeye başlıyor. Gel pazartesi başla diyor. Bu esnada Haze, Virjinya’ya taşınıyor. Ulan kadın epi topu 22 yaşında. Biz 22 yaşına gelene kadar Rock’n Coke’a gitsek annemiz elli kere arardı, bunalıp eve dönerdik. Velhasıl
Republic Records bünyesinde 4 mixtape çıkarıyor ama bunlar da pek bir ses getirmiyor.

Geriye eskilerden bir metod kalıyor: diss! Angel Haze, bence tarzının baya benzediği Azealia Banks’i iki defa dissliyor. Şoordan dinleyebilirsiniz. Ama onur, gurur, ar, namuz, hak tanımadan. Yarıp geçiyor. Azealia’nın bir cevabını bulamadım henüz nette. Azealia’yı dissleyeli de daha üç ay olmuş. Belki de cevap gelir. Ortalık şenlenir. Son dönemde epey ses getiren Iggy Azalea ile de ortak bir çalışma yapmış. Bu bir savaşa dönüşürse diye şimdiden elini sağlamlaştırmış açıkçası.

Angel’ın facebook sayfasını 62 bin kişi beğenmiş. Nasıl bir artış gösterir bilinmez ama youtube’da hali hazırda 1.2 milyon defa izlenmiş bir klibi var. Umarım artmaz! Sadece biz bilelim, biz dinleyelim. Sonra popi olup gıcıklaşıyorlar.

Angel Haze’in youtube’da en beğendiğim parçasını paylaşıyorum sizle ama ek olarak bir de Kanye’nin son albümünden New Slaves’e yaptığı kavurmayı da altına ekliyorum. Eminim beğeneceksiniz.






21 Mayıs 2013 Salı

Kanye's New Slaves!


Grammy Ödülleri’ne koyduğu ambargo, Kim Kardashian ile olan anlamsız birlikteliği ve Jay-Z ile kariyerinin en iyi parçalarını yaptığı yıllar oldu 2012 ve 2013. Kanye West gündemin tanfilemelerine yeniden el atıyor. Çok da uzak değil. Haziran ayında yeni albümü Yeezus’u raflara koyacak. Albümle birlikte paranın neresine ne koyacak bilmiyorum ama albümünün ne kadar iddialı olduğunu, dün gece lansmanı yapılan yeni single’ından anlayabiliyorum.

Roc-A-Fella’nın (Jay-Z’nin sahibi olduğu plak şirketi) albüm promoları konusunda ne kadar ileri düzey pazarlama örnekleri sergilediğini önceden gördük. Bu kez de Kanye’nin albümü için yardırmış ajansları. Birbirinden farklı 66 şehirde yeni parçasının close-up çekim videoları binalara yansıtıldı. Videoların aşırı karanlık oluşu da albüm hakkında epey fikir sahibi olmamızı sağladı aslında.

Albümün tracklist’i henüz yayınlanmadı. O yüzden kimlerle birlikte çalıştığını da bilemiyoruz. Tam da Daft Punk ortalığı kasıp kavururken bir Daft Punk feati gelmiş olsa. Yağ olur, bal olur. Toprak olur, taş olur.

Kanye dün gece tanıtımı yapılan New Slaves (Yeni Köleler) adlı parçada, ne kendisinin ne de kendisi kadar ünlü olan hiçbir siyahi müzisyenin söylemediği şeyler söylüyor. Şarkının başlarında çoğunlukla ırkçılık konularına değiniyor. Siyahilerin çoğunun hayalinin bir Bentley almak, kürkler giymek olduğunu filan söylüyor. Pezevenk, sanki kendi Albea’ya biniyor! Diye düşünecekken parçanın bir kısmında “I throw these Maybach keys” lafıyla “sikeertmeden çıktın be Halil’im” dizelerini akıllara getiriyor.

Parçanın devamında “Şu yeni dünya düzeni saçmalıklarıyla hepimizin kafasını karıştırıyorlar.” diyor. Hayırdır bilader? Niggaz in Paris’te içine girmediğiniz üçgen kalmamıştı diyesi geliyor insanın. Bunları söyleyenin Kanye olması ilk etapta şaşırtsa da mutlu ediyor. “Manitalarla çek kanka” vizyonunu bırakması ihtimali bile coşturuyor. Uzun lafın kısası, yılın en iyi rap albümü ve rap sanatçısı ödülleri sahibini şimdiden buldu. 

New Slaves adlı parçanın Toronto'da yayınlanan versiyonu ve albümün kapağı aşağıda, çek dis aaut!




23 Mart 2013 Cumartesi

Snoop Dogg İstanbul'a Geliyor!


Batı Yakası’nın büyük efendisi Temmuz’da İstanbul’a geliyor. Dr. Dre’nin keşfettiği en büyük yeteneklerden biri olarak kabul edilen Snoop Dogg, ilk albümünü 1993 yılında çıkarmıştı. İsmini unutmak ne mümkün: Doggystyle.

Öyle Gangnam’a falan benzemeyen “style” anlayışı, albümü çıktıktan kısa bir süre sonra porno olaylarına karışmasıyla anlaşıldı. Açıkçası onu bir kaç paragrafa sığdırmak pek mümkün değil, o yüzden pek de kasmayacağım.  

Son dönemde rap müzikte göklere çıkardığı bayrağı oraya dikti ve aşağı indi. Jamaica’ya doğru... Snoop Dogg’un şu sıralar bir reggae albümü üzerinde çalıştığını biliyorum. Vice kısa bir süre önce kendisiyle ilgili epey açıklayıcı bir belgesel yapmıştı. Altyazılı versiyonu var mı bilmiyorum ama internette orjinaline erişmek mümkün. 

Kuşkusuz İstanbul’u inletecek olan parça “Drop it like it’s hot” olacak. Snoop’un müzik kariyerinde en büyük popülariteye ulaştığı şarkıların başında geliyor bu. Ayakçısı Pharrell Williams (NERD diyeyim bilenler bilir) ile birlikte uzuuuunca bir süre listelerin başından inmedi Doggy.

Snoop Dogg İstanbul’a iki mükemmel konuk ile geliyor yahut getiriliyor. Bunlardan ilki Nas. İsmi hiç de küçük harfle yazılmaması gereken biridir bence. Özellikle de uzun bir aradan sonra müziğe Damian Marley ile beraber yaptığı kulak kanatan ortak albümle döndükten sonra...

Nas’ın bu hayattaki alameti farikası da “I Know I Can” parçasıdır şüphesiz. Parçadaki klasik müzik kafaları Ceza’ya da yıllar sonra ilham vermiş olacak ki, Türk Marşı’nı yaptı.

Nas, Jay-Z ile kavga edip onun şirketini bırakınca ismini uzunca bir süre duymak mümkün olmamıştı ancak hem Jay-Z ile barıştı hem de plak şirketine yeniden girdi. Uzun lafın kısası taşaklı rapçidir kendisi.

Snoop’un diğer konuğu ise Cee Lo Green. Bize kadar ulaşan bir başarısı olmadı şu ana kadar. Benim kendisiyle tanıştığım çalışma ise Slaughterhouse ile birlikte kavurdukları “My Life” parçasıdır. Ama kendisi de epey kulis yapmış, bugünlere kadar göbeğini korumayı başarmıştır.

Konserin sponsoru Vodafone. Kudurdular lan bu sene. Rihanna filan. Eminem’i getirin hemen hattımı ve sülalemi Vodafone’a taşıyayım. Konsere gelecekler haber etsin paslaşa paslaşa kaleye yaklaşalım.

Konserin biletlerine buradan ulaşabileceksiniz.

15 Mart 2013 Cuma

Trunk Music Returns (İndirme Linki ile)


Yelawolf’un bir süredir beklenen ikinci solo albümü dün akşam yayınlandı. Albümde ne Eminem ne de bir başka “çok ünlü” yok.  En bilinen kişi ASAP Rocky hatta. Radioactive albümünden ziyade daha çok Travis ile yaptıkları albüme benzeyen bir çalışma olmuş. Yelawolf’un esas müziğini ilk defa burada dinlemeye başladığımıza inanıyorum. Bu kez fazla detaya boğmayacağım. Süper bir albüm. Bir bakmanızda epey fayda var. Bu arada benim favorim ise Box Chevy Part 4.

24 Şubat 2013 Pazar

Grammy 2013 - HipHop Dalında Ödül Alanlar


Biraz rötarlı oldu konuya değinişim ancak hiç yoktan iyidir mantığıyla hareket ettiğimden hemen konuya giriyorum. Grammy’de bu bloga yazılabilecek pek bir içerik yok esasen. Hiphop/Rap dalında yalnızca 4 ödül veirliyor her yıl. Bunlar; en iyi rap performansı, en iyi ortak çalışma, en iyi rap parçası ve en iyi rap albümü ödülleri. Jay-Z ve Kanye West’in ortak albümü olan “Watch The Throne” bu yıl Grammy’ye damgasını vurdu kuşkusuz. 4 ödülün 3’ünü gözlerini kırpmadan aldı puştlar.

En İyi Rap Performansı
Niggas in Paris – JayZ & Kanye West. Double Rhyme’da daha önce bu albüm ve ikili hakkında kısa bir yazı yayınlamıştım. Buraya tıklayıp bakabilirsiniz. Bu kategorideki diğer adaylar ise “HYFR” parçası ile Drake, “Daughters” ile yıllar sonra dönüş yapan Nas, “Mercy” ile Kanye West ve “I Do” ile Young Jeezy. Bu tabloya göre 5 adayın 4’ü de Jay-Z’nin plak şirketinden. Yalnızca Drake, Young Money’den. Yani her türlü Jay-Z kazanıyor. Win Win. Benim gönlümdeki kazanan ise Mercy. Tartışmam.



 


En İyi Ortak Çalışma
No Curch in the Wild – JayZ & Kanye West. Daha dur daha dur. Bir dalda daha ödül aldılar. Niggaslar sizi. Açıkçası bu parçanın klibi bile hepsini döver ama diğer adayları söylüyorum hemen. “Wild Ones” ile Florida ve Sia, “Tonight” ile John Legend (o kim amk) ve Ludacris, “Cherry Wine” ile ölünün arkasından prim yapan Nas ve Amy Winehouse ve son olarak “Talk That Talk” ile Rihanna ve Jay-Z. Bu tabloya baktığımızda da 5 adaydan 3’ü yine Jay-Z’nin plak şirketinde. Diğerleri zaten zımıstano zımıstano.


 


En İyi Rap Parça
Niggas in Paris – JayZ & Kanye West. Tamam, bu sondu. Uzatmadan ve espri yapmadan diğer adayları sayıyorum. “Daughters” ile Nas, “Lotus Flower Bomb” ile Olubowale, “Mercy” ile Kanye West, “The Motto” ile Drake ve “Young, Wild & Free” ile Wiz Khalifa. Burada da 6 adaydan 3’ü yine Jay-Z reyizin plak şirketinde. Gelsin paralar.

En İyi Rap Albüm
Take Care – Drake. Sonunda başka bir adam. Bunlar ortalığı çok boş buldu Eminem yok diye de neyse. Drake bu dalda bence yalnız kaldı. Çünkü diğer adaylar; Nas, Rick Ross, The Roots ve 2 Chainz.




Sonuç olarak bu yıl Grammy’de ödüllere aday gösterilen toplam çalışma sayısı: 22. Jay-Z’nin plak şirketinde bulunan adayların sayısı ise 15.  Tüm ödüller Jay-Z’ye. Def Jam’e. Rock-A-Fella’ya.

31 Ocak 2013 Perşembe

Rihanna Yeniden İstanbul’a Geliyor!

Evet, hem de Acun için değil. Bildiğin konser için. İlk olarak 2010 yılının haziran ayında İstanbul, Kuruçeşme Arena’da konser vermişti Riri. Bonus Kart’ın 10. yıl kutlamaları dahilinde son anda Rihanna’nın konser takvimine İstanbul’u ekletmeyi başarmıştı BKM. Bu kez de Vodafone’un sponsorluğunda yapılacak olan konserin organizasyonunu ise BKM yerine Pozitif yapacak. Tarihi 30 Mayıs olarak belirlenen konserin başlama saati ise 19:00. Tabi yersen. 19:00’da gir şöyle 15’er liradan bi’kaç bira iç, yorul, sıkıl, umutlarını yitirmeye yaklaştığında Rihanna sahneye çıkacak. Yer ise İnönü Stadyumu. İnönü’yü zaten yıkacaklardı. Belki Rihanna konserinde kendiliğinden yıkılır diye düşündüler herhalde. 

2010 yılında koşa koşa konsere gidenlerden biri de bendim. O zamandan bugüne Riri’nin çıkardığı parçaları düşünüyorum da; ne bok yemeye gitmişiz lan o zaman? Ne Diamonds vardı, ne de We Found Love. Bu yetmezmiş gibi hanımefendi o zaman bağırması gereken hiçbir parçayı söylememişti. Hani takımlar sezon önceleri saçma sapan maçlar yaparlar sen de heyecanla bi bok olacak diye izlersin ya, o misal.

Rihanna’nın 2010 yılında verdiği konserin biletleri 135 ile 300 TL arasında değişken fiyatlara sahipti. Ben kapıdan karaborsa alıp 75 liraya girmiştim. Bunu denemenizi öneririm açıkçası. Bu konserin bilet fiyatları 5 Şubat’ta açıklanacak. Tahminimce 90 liraya falan stadın en üstünden mikronluk bir görüş sağlayabileceksiniz. Sahne önüne kadar fiyatlar artarak 500 lira falan olacak muhtemelen. iPad için böbreğini satan gence alternatif olarak sahne önü bilet için dalağını satan genç haberi ile uluslararası haber ajanslarının ilgi odağı olmamız an meselesi anlayacağınız.

Bu arada ben olsam bilet satın alınan alana Rihanna’nın instagram hesabını eklerdim. Bilet alma konusunda güdülenmenizi sağlayacaktır. Buyrun: Rinstagram


Biletlere 5 Şubat’tan itibaren şuradan ulaşabilirsiniz: Biletix Rihanna

Skylar Grey


Bir kaç dakikadır acaba hangi cümleyle başlasam, açıklama mı yapsam yoksa bir şarkı sözüyle mi girsem söze diye düşünüyorum. Sonucunda böylesine kötü bir girişi tercih ettiğim için özür dilerim. Şu ana kadar burada bahsettiğim herkesten beşer onar kat fazla sevdiğim bir sanatçı Skylar Grey. Eminem ile Rihanna’nın ortak çalışmasının hiphop dünyasında bir şahesere dönüşmesini sağlayan bizzat kendidir.

Önce kısaca ansiklopedik birkaç bilgi vereyim. Skylar Grey ilk albümünü 2006 yılında çıkardı. Kendisi pek çok enstrümanı çalabiliyor. Bu özelliğiyle zihnimizde İsmail YK ile organik bir bağ kurmasına engel olamıyorum malesef. 2010’da “Love The Way You Lie” adlı parçanın sözlerini yazana kadar kendisini kimse tanımıyordu. O parçaya dahil olmasını da Alex Da Kid sağladı. Double Rhyme’da kendisinden genç süper yetenek prodüktör olarak bahsetmiştim. “Genç süper yetenek prodüktör” sanki de ne amk. Neyse Alex, Skylar’dan çok daha önceleri Interscope Records bünyesinde işler yapmaya başlamıştı. Skylar o parçanın söz yazarlarından biri olarak ilk defa adını duyurmuş oldu. 

Kendisine verilen fırsatı iyi değerlendirdi demek Skylar’ın sanatına yapılmış kötü bir yorum olur diye düşünüyorum. O parça diyeceğim çünkü love the way you lie demek uzun geliyor; o parçadan sonra Diddy’nin dandik grubu olan Dirty Money’nin teklisininde hayatını kurtarıyor ve Coming Home meydana geliyordu. Nakaratlardaki Skylar Grey vokallerinin üzerine kendi vokallerini ekleyen Dirty Money grubu da parçanın asıl sahibi olarak kayda geçiyordu. Ben utandım onların yerine de neyse. Skylar, Coming Home adlı parçadan hemen sonra bir şaheser daha yaratıyor: Need A Doctor...


Need A Doctor, Dr. Dre’nin bir türlü bitmeyen geri dönüş serüveninin en iyi ayağı bence. Parçanın prodüktörü yine Alex Da Kid. Yattıklarına eminim de şimdi konuyu dağıtmak istemiyorum... Bu parçanın hemen ardından Skylar, Interscope Records ile sözleşme imzalıyor ve kendi solo albüm çalışmalarına abanıyor. Albümünün ilk parçası yakın geçmişte internete düştü. Normalde Skylar’ı görmeye alışmadığımız bir tarzda görüyoruz parçada. Benzetmek gibi olmasın ama genelde Ebru Gündeş gibi parçalar yapan kız bir anda Yonca Evcimik’e dönmüş açıkçası. Parçada Eminem olmasa eminim tıklanma sayısı da böyle olamazdı. Skylar Grey’in nasıl bir yetenek olduğunu daha iyi anlamanız için yalnızca son parçasını değil Need A Doctor’ı paylaşacağım. Bu arada C'mon Let Me Ride adlı yeni teklisinde Eminem’in kız versiyonunu gördüm diyebilirim. Lafı daha fazla uzatmadan sizleri Kral TV sunucusu edasıyla Skylar Grey ile başbaşa bırakıyorum.




23 Ocak 2013 Çarşamba

Tech N9ne



Birçoğumuzun adını 2006 yılında Ceza’nın Yerli Plaka albümünde bulunan Dark Places isimli parça sayesinde duyduğumuz Amerikalı rapçi. Tarzı kendi deyimiyle “tuhaf hardcore rap”. Doğrusunu söylemek gerekirse öncesinde bende tanımıyordum Tech Nine’ı. Yaşım dolayısıyla pek de anormal değil gerçi...

Tech Nine, adını duymamızdan 15 yıl önce başlamış bu işe. İlk olarak 1991 yılında kurulan Black Mafia’da yer almış ama kendi plak şirketi Strange Records’u kurana kadar ki sürede pek de istikrarlı olduğu söylenemez. Geride bıraktığı 8 yılda müziği bir kimlik bulanımından çıkamayan Tech Nine, 1999’da çocuğu koyuyor ve yaptığı parçaya Eminem, RZA ve Xzibit’i dahil etmeyi başarıyor. Sonrasında doğal olarak tüm gözleri üzerine çeviriyor ve gelsin paralar, konserler statüsüne erişiyor. Hızla yerini sağlamlaştırmak için üst üste çalışmalar yayınlıyor. Sosyal medyada hayranlarına stüdyoda kayıt halinde çektiği videoları izleme fırsatı tanıyor. Yükselişi hızlı bir biçimde sürüyor hatta bir dönem Amerika’nın en hızlı flex yapan rapçisi unvanını bile kazanıyor.

Ancak Tech Nine Amerika’da başarılarına başarı katmasına rağmen bir türlü tüm dünyada iyi tanınan bir müzisyen olamıyor. En büyük sebeplerinden biri muhtemelen Interscope Records’ta olmamasıdır... Bunun üstesinden gelebilmek için bir şeyler yapma kararı vermiş olacak ki yakın zamanda “Worldwide Choppers” isimli bir parça yayınladı. Parçada Amerikalı bir çok ünlü rapçinin yanı sıra Ceza yer aldı. Ceza her ne kadar 11 saniyelik bir kısımda var olsa da Busta Rhymes ve Yelawolf gibi isimlerin olduğu bir projede Türkçe sözlü rap yapabilmesi bir mucizedir.

Tarzı herkesin anlayacağı biçimde sert ve bazen saykodelik ritmlere kaçsa bile Tech Nine’ın hayranı olduğu sanatçılar arasında Elton John, Led Zeppelin gibi isimler var. Ama bunu biraz politik bir ropörtajda söylediğini düşünüyorum.Aksi takdirde kız arkadaşını koluna takmış, günbatımında Led Zeppelin dinlediğini düşünmek bile istemiyorum.

Tech Nine şu ana kadar 13 stüdyo albümü, 5 de EP yayınladı. Albümleri arasında en dikkat çekeni 2011’de yayınladığı All 6’s and 7’s’dir kuşkusuz. Albümde B.O.B., Lil Wayne, Kendrick Lamar, Busta Rhymes gibi sözgelimi düayenler var. Bu arada albümde Eminem’de yer alacakmış ancak kendi verse’ünü yetiştiremediği için yer alamamış. Bir bakıma yer almak istememiş de denebilir. Tech Nine’ın bu albümdeki en beğendiğim parçasıyla yazıyı sonlandıracağım. Tech Nine feat. B.o.B. – Am I A Psycho?