13 Kasım 2012 Salı

Sage Francis İstanbul'daydı.


21 Ekim günü dört arkadaş Kadıköy’de buluştuk. Konser alanına giderken çok arkalarda kalmamak için adımlarımızı hızlandıralım dedik. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ne varmamızla endişemizin boşa olduğunu anlamamız bir oldu. Kapıda 4 kişi ya var ya yok. Organizasyon için oraya getirilmiş olan part-time çalışanlar mekanla ve organizasyonla ilgili hiçbir bilgiye sahip değiller. Herhangi bir içecek satan yer yok (buna su da dahil). Neyse dedik bari salona girelim. Salon muhtemelen epeydir havalandırılmamış, içerisi hamamdan 5 derece soğuk. İçeride ne bir ses ne bir müzik. Neredeyse telefondan müzik açacağız. Kimse de durumdan şikayetçi değil. Bu arada organizasyonun sahibi  Sagopa Kajmer imiş. Hatta tepki toplamayacağını bilse ufak da bir sahne yapacakmış. Nitekim yapmadı.

Hamamdaki yarım saatlik kese ve buhar banyosu seansımızdan sonra içerideki insan sayısı yaklaşık yüz, yüz elli civarına ulaştı. Salon bu seferde fin hamamına dönüştü. Hamamda ayılanlar bayılanlar derken Sage Francis sahneye çıktı. Aynen yazdığım kadar sade ve sessiz biçimde. Sırt çantasından bir MacBook çıkarıp sahnenin ortasına önceden konulmuş olan iğrenç sehpanın üzerine yerleştirdi. O zaman anladık DJ olayının olmayacağını. Sage bu işi çözmüş dedik. Önceden hazırladığı beat setlerini kendisi çalarak parçalarını okudu. Sıfır ego durumu. Bunun aksini yapmasını da beklemiyorduk zaten ama yine de Türkiye’ye gelecek kadar bilinen bir müzisyen Sage.

Konser başlayınca her zaman olduğu gibi tüm olumsuzluklar unutuldu. O kadar iyi başladı ki konsere, bir anda herkes öne doğru gitmekten alamadı kendini. Tabi bu esnada salonun aşağılık ses sisteminden bahsetmiyorum bile. Yaklaşık bir saat kadar sahnede kaldı. Performansı boyunca bir çok alışmadığımız şey yaparak hepimizi mest etti. Daha önceki konserlerinde de yaptığı gibi çantasından çıkardığı pudra ile sahnede kendi sis makinesini icat etti.
 
Organizasyon, konser kötü geçsin diye elinden geleni yaptı ama maalesef oradaki herkes çok eğlendi. Ancak yine de Sagopa Kajmer bir teşekkürü hak ediyor. Sage’in buraya gelip o konseri vermesinden bir kuruş kazanmadığına adım gibi eminim. Bizlerin dinlemesini sağladığı için kendisine teşekkür ederim ama aklımı kurcalayan bir durum var. Sagopa ve Sage... Bildiğimiz kadarıyla bambaşka dünyaların, birbiriyle alakası olmayan fikirlerin adamları. Neyse üzümünü yiyelim sadece.

Sage Francis o özel dansını yapmadan önce şöyle dedi: “if you wanna be a good rapper; you should rap good. But if you wanna be the best rapper; you have to dance! İnşallah oradaki underground rapçiler bunu ciddiye almamıştır :)