21 Ekim günü dört arkadaş Kadıköy’de
buluştuk. Konser alanına giderken çok arkalarda kalmamak için adımlarımızı
hızlandıralım dedik. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ne varmamızla endişemizin boşa
olduğunu anlamamız bir oldu. Kapıda 4 kişi ya var ya yok. Organizasyon için
oraya getirilmiş olan part-time çalışanlar mekanla ve organizasyonla ilgili
hiçbir bilgiye sahip değiller. Herhangi bir içecek satan yer yok (buna su da
dahil). Neyse dedik bari salona girelim. Salon muhtemelen epeydir
havalandırılmamış, içerisi hamamdan 5 derece soğuk. İçeride ne bir ses ne bir
müzik. Neredeyse telefondan müzik açacağız. Kimse de durumdan şikayetçi değil.
Bu arada organizasyonun sahibi Sagopa
Kajmer imiş. Hatta tepki toplamayacağını bilse ufak da bir sahne yapacakmış.
Nitekim yapmadı.
Hamamdaki yarım saatlik kese ve buhar
banyosu seansımızdan sonra içerideki insan sayısı yaklaşık yüz, yüz elli
civarına ulaştı. Salon bu seferde fin hamamına dönüştü. Hamamda ayılanlar
bayılanlar derken Sage Francis sahneye çıktı. Aynen yazdığım kadar sade ve
sessiz biçimde. Sırt çantasından bir MacBook çıkarıp sahnenin ortasına önceden
konulmuş olan iğrenç sehpanın üzerine yerleştirdi. O zaman anladık DJ olayının
olmayacağını. Sage bu işi çözmüş dedik. Önceden hazırladığı beat setlerini
kendisi çalarak parçalarını okudu. Sıfır ego durumu. Bunun aksini yapmasını da
beklemiyorduk zaten ama yine de Türkiye’ye gelecek kadar bilinen bir müzisyen
Sage.
Konser başlayınca her zaman olduğu gibi
tüm olumsuzluklar unutuldu. O kadar iyi başladı ki konsere, bir anda herkes öne
doğru gitmekten alamadı kendini. Tabi bu esnada salonun aşağılık ses
sisteminden bahsetmiyorum bile. Yaklaşık bir saat kadar sahnede kaldı. Performansı
boyunca bir çok alışmadığımız şey yaparak hepimizi mest etti. Daha önceki
konserlerinde de yaptığı gibi çantasından çıkardığı pudra ile sahnede kendi sis
makinesini icat etti.
Organizasyon, konser kötü geçsin diye
elinden geleni yaptı ama maalesef oradaki herkes çok eğlendi. Ancak yine de
Sagopa Kajmer bir teşekkürü hak ediyor. Sage’in buraya gelip o konseri
vermesinden bir kuruş kazanmadığına adım gibi eminim. Bizlerin dinlemesini
sağladığı için kendisine teşekkür ederim ama aklımı kurcalayan bir durum var.
Sagopa ve Sage... Bildiğimiz kadarıyla bambaşka dünyaların, birbiriyle alakası
olmayan fikirlerin adamları. Neyse üzümünü yiyelim sadece.
Sage Francis o özel dansını yapmadan önce
şöyle dedi: “if you wanna be a good rapper; you should rap good. But if you
wanna be the best rapper; you have to dance! İnşallah oradaki underground
rapçiler bunu ciddiye almamıştır :)